banner32
banner33
banner31

Tatar’ın Bakü Ziyareti Ne Anlatıyor: Şimdi Ümit-Var Olma Zamanı

17 Ekim 2023 Salı 11:54
Tatar’ın Bakü Ziyareti Ne Anlatıyor: Şimdi Ümit-Var Olma Zamanı

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın tarihi Bakü ziyaretini Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vişne Korkmaz değerlendirdi. Prof.Dr. Korkmaz “Sayın Tatar’ın Cenevre’de başlatıp bugüne kadar getirdiği “iki devletli çözüm” modeli paradigması bir siyasi duruş olmanın ötesine geçiyor, KKTC’nin siyasi, diplomatik ve ekonomik varoluşunun altı siyasi kararlılığın ötesinde jeopolitik bir kabul ile doluyor” dedi.

İki Devletli Çözüm Türk Dünyası Jeopolitiğinde Bir Gerçek ifadelerini kullanan Prof. Dr. Vişne Korkmaz,

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın, iş-insanları, turizm ve eğitim sektöründen temsilcilerin de içinde yer aldığı geniş bir heyet ile Azerbaycan’a yapmış olduğu ziyaret, bu ziyaretin Bakü’ye doğrudan uçuşla gerçekleşmesi, Sayın Tatar’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev tarafından kabulü, iki tarafın üstünde KKTC bayrağı yer alan bir hatıa plaketinin önünde birlikte basına poz vermeleri son derece önemli bir gelişme. Çünkü bu gelişme ile birlikte Sayın Tatar’ın Cenevre’de başlatıp bugüne kadar getirdiği “iki devletli çözüm” modeli paradigması bir siyasi duruş olmanın ötesine geçiyor, KKTC’nin siyasi, diplomatik ve ekonomik varoluşunun altı siyasi kararlılığın ötesinde jeopolitik bir kabul ile doluyor. Verilen mesaj çok net: artık iki toplumlu müzakere süreçleriyle ilgili bir beklentiye girmek ve bu süreçler dahilinde oyalanmak anlamsızdır. Bu müzakereler bugüne kadar ne iki toplumun siyaseten ilk tercihlerini değiştirebilmiştir, ne AB’ni daha tarafsız bir duruşa kaydırabilmiştir ne BM çerçevelerine can verebilmiştir ne de Kıbrıs Türk toplumuna yönelik izolasyon politikalarını sonlandırmıştır. Artık siyasi ve ekonomik varoluş ile ilgili KKTC’nin önünde daha çok şey vaat eden ve üstelik açık bir kapı -Türk Dünyası kapısı var. Ayrıca KKTC bu kapıdan geçerken yalnız değil, Türkiye’nin desteğini de her zaman arkasında bulacak” ifadelerini kullandı.

Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Vişne Korkmaz  açıklamasına şöyle devam etti;

KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın, iş-insanları, turizm ve eğitim sektöründen temsilcilerin de içinde yer aldığı geniş bir heyet ile Azerbaycan’a yapmış olduğu ziyaret, bu ziyaretin Bakü’ye doğrudan uçuşla gerçekleşmesi, Sayın Tatar’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın Aliyev tarafından kabulü, iki tarafın üstünde KKTC bayrağı yer alan bir hatıra plaketinin önünde birlikte basına poz vermeleri son derece önemli bir gelişme. Çünkü bu gelişme ile birlikte Sayın Tatar’ın Cenevre’de başlatıp bugüne kadar getirdiği “iki devletli çözüm” modeli paradigması bir siyasi duruş olmanın ötesine geçiyor, KKTC’nin siyasi, diplomatik ve ekonomik varoluşunun altı siyasi kararlılığın ötesinde jeopolitik bir kabul ile doluyor. Verilen mesaj çok net: artık iki toplumlu müzakere süreçleriyle ilgili bir beklentiye girmek ve bu süreçler dahilinde oyalanmak anlamsızdır. Bu müzakereler bugüne kadar ne iki toplumun siyaseten ilk tercihlerini değiştirebilmiştir, ne AB’ni daha tarafsız bir duruşa kaydırabilmiştir ne BM çerçevelerine can verebilmiştir ne de Kıbrıs Türk toplumuna yönelik izolasyon politikalarını sonlandırmıştır. Artık siyasi ve ekonomik varoluş ile ilgili KKTC’nin önünde daha çok şey vaat eden ve üstelik açık bir kapı -Türk Dünyası kapısı var. Ayrıca KKTC bu kapıdan geçerken yalnız değil, Türkiye’nin desteğini de her zaman arkasında bulacak.

Üç Devlet Tek Millet

İki devlet başkanı arasındaki görüşme sonrasında ilişkilerin geliştirilmesi talimatı verildiği ve bu geliştirilecek ilişkilerin çerçevesi olarak Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) sağladığı kurumsal (çünkü KKTC burada bayrağını dalgalandırıyor) ve ilkesel (çünkü Türk Devletlerinin dostluğu temel zorunluluk) çerçevenin seçildiği anlaşılıyor. Sayın Tatar, Aliyev ile görüşmesi sonrasında “üç devlettek millet” vurgusunu bu çerçeveye atıfta bulunmak için de yaptı. Unutulmamalı bu sene BM Genel Kurulu için heyetlerin New York’ta bulunduğu sırada TDT dışişleri bakanları Türkevi’nde bir araya gelmiş ve TDT bünyesinde bir ekonomik bölge inşa edilmesi için görüş alış-verişinde bulunmuştu. Bu tür bir pazar, bölge ülkelerinin ekonomilerini çeşitlendirme ve Kuzey-Güney, Doğu-Batı arasında mümkün olduğunca fazla yol ve insan kaynağı etkileşimi yaratma çabasına da uygun. KKTC, bu hedefin güneydeki doğal parçası, turizm ve eğitim gibi bazı sektörlerde çok önde. Dolayısıyla TC. Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın BM Kürsüsünde Kıbrıs’ta iki devlet vurgusu ile bütün uluslararası toplumu KKTC’yi tanımaya davet etmesi hoş bir nida değil, düşünülmüş stratejik bir hamle.

Statükolar Bozulur

Son dönemde Türk Dünyası çerçevesinde düşünülmüş stratejik hamlelerin statüko bozucu bir etkisi var. Üç devlet tek millet sloganını biz ikinci Karabağ savaşı sırasında ve Azerbaycan’ın son anti-terör operasyonunu düzenlediği günlerde Lefkoşa’da, Ankara’da ve Bakü’de aynı anda duyduk. Seneler boyunca işlemeyen AGİT süreçlerine ve büyük güçler arası mücadeleye sıkışmış Dağlık Karabağ meselesinin, çözümsüzlüğü dayatan statükonun stratejik bir hamle ile çözüleceğini kim tahmin ederdi. Oysa bugün artık Dağlık Karabağ yok, Azerbaycan toprakları üzerinde meşru hakimiyet ve kontrolünü tesis etti. Uluslararası konjonktürü doğru okuyan, değerli dostluklar oluşturan ve kapasite inşa edenlerin nihayet sıkıştıkları darboğazları yarabildikleri günlerden geçiyoruz. KKTC’nin bir şansı var: Ankara, Kıbrıs Türkü’nün varoluş mücadelesine çok değer veriyor ve KKTC’nin kendi siyasi, ekonomik, insan-gücü kapasitesiyle varolacağı günleri destekliyor, dolayısıyla Lefkoşa kapasite-inşa ve yeni pazarlarda yer bulma çabasında Ankara’ya her daim güvenebilir. Azerbaycan-KKTC ilişkilerinin gelişmesi temennisi Ankara, bizzat Sayın Erdoğan tarafından sık sık dillendirilmişti. Bugün gerçekleşen ziyaret ve alınan yol Ankara’nın temennilerini gerçekleştirecek bir ağırlığa bugünün bölgesel konjonktüründe sahip olduğunu da gösteriyor.  

Uluslararası ve Bölgesel Konjonktür Kolaylaştırıcı

Bugün için uluslararası konjonktürü ve üzerinde Orta Koridorun da yer aldığı bölgeyi (Orta Asya-Levant-Doğu Akdeniz) etkileyen en belirleyici unsurlardan biri büyük güçler arası mücadele, özellikle de Batı-Rusya mücadelesi. Bu mücadele başlamadan önce KKTC ve Azerbaycan, Moskova’nın GKRY ve Ermenistan’a gösterdiği özel dostluk ile sınanıyordu. Mücadele Ukrayna Savaşı ile çok sert bir renk aldığında, AB’nin Rusya’ya yönelik bir denge politikası izleyememesi GKRY, Yunanistan ve Ermenistan’ın Rusya ile olan ilişkisinde tam bir kopma olmasa da sarsıntı yarattı. Keza bugün uluslararası gündemi etkileyen Hamas-İsrail çatışması, İsrail’in altyapı güvenliğini sağlamakta zorluk yaşayabileceğini gösteriyor. Çatışmalar başladığından beri Tamar gaz sahasında üretimin iki kez durmak zorunda kaldığını görüyoruz. Dolayısıyla Doğu Akdeniz’de KKTC’yi dışlayarak oluşturulmuş yapı ve projelerin istikrarı, yani izolasyoncu statükonun istikrarı bozuluyor. Bu ortamda KKTC’nin bağımsızlık adına, devlet olma adına gösterdiği siyasi kararlılığın gerçeğe dönüşmesi için doğru bir zamanlama içindeyiz. Bakü ziyareti, kolaylaştırıcı faktörlerin işlediğinde büyük değişiklik yaratabildiğini, güzel haberlerin gelebileceğini gösterdi. İç siyaset, uluslararası toplumun durumu, bölgede yaşanan çatışma ve sivil insan kayıpları bizi endişeye, üzüntüye sevk ediyor olabilir ama çoktandır beklenen ve Kıbrıs Türk davası için çok önemli bir adım olan bu güzel gelişmeye sevinmeyi unutmayalım, ümit-var olmayı atlamayalım.

Son Güncelleme: 17.10.2023 12:04
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.