Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, “Orta Doğu’da son günlerde yaşanan korku dolu saatler sonunda ortaya çıkan tablo henüz tamamlanmış değil ama daha da önemlisi başka önemli sonuçları olabilecek niteliktedir” değerlendirmesinde bulundu.

Özersay açıklamasına şöyle devam etti;

1) Hem istihbarat hem de teknoloji açısından son derece GÜVENLİ bir ülke görüntüsü çizen, buna büyük önem veren İsrail’in böyle bir askeri saldırı karşısında ilk saatlerde yaşadığı zafiyet global düzeyde tasarlanan bazı projelerle ilgili de tereddütler yaratacak niteliktedir. Son yapılan G-20 zirvesinde duyurulan ve ABD ile AB’nin tasarladığı, Çin’in Hindistan ile dengelemeyi hedefleyen BAHARAT YOLU PROJESİ bir ticaret yolu olarak Hindistan’dan Körfez ülkelerine oradan da İsrail’e gelecek şekilde tasarlanmıştı. İsrail’den Doğu Akdeniz’e inecek ve Yunanistan üzerinden Avrupa’ya ulaşacaktı. Türkiye bypass edilecekti. Şimdi son günlerde yaşanan bu çatışmalar aslında İsrail’in bu açıdan bu güzergahta ne kadar istikrarlı bir nokta olduğunu tartışılır hale getiriyor;

2) Çin tarafından üstlenilen bir girişimle Suudi Arabistan ile İran arasında diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması küresel bir aktör olarak ABD’yi rahatsız etmişti. Üstelik ABD’den kendi güvenliği için istediği desteği alamayan Suudi Arabistan OPEC bağlamında Rusya ile birlikte hareket ederek petrol üretimini kısmış ve petrol fiyatlarının yükselmesine neden olmuştu. Son haftalarda ABD bu konularla bağlantılı olarak Suudi Arabistan’ı memnun etmeye dönük bir hamle yaptı ve ABD-Suudi Arabistan askeri ittifak antlaşması müzakereleri yoğunlaştı, bazı yazarlar bu iki devlet arasında NATO benzeri bir savunma işbirliği antlaşması yapılacağını da iddia etti. Ancak şimdi son 48 saattir bölgede yaşanan gelişmeler ABD-Suudi Arabistan yakınlaşmasını da bazı açılardan önemsizleştirip sorgulanır hale getirdi. Zira İsrail’in savunması için ciddi kaynak harcayan, silah desteği veren ABD’nin müttefiklerini düşünüldüğü gibi koruyamayabileceğini ve İsrail’deki övünülen Demir Kubbe’nin bu son saldırılarla aşılabilir olduğu gerçeğini ortaya çıkardı. Yani ABD’nin savunma anlamında destek verdiği, güvence verdiği İsrail’in son iki günde içine düştüğü durum ABD ile bu alanlarda ittifak ilişkisi kurmaya çalışan Suudi Arabistan’ın güvenlik kaygılarını gidermeye yetmeyecek gibi görünüyor.

3) Son iki gündür bölgede yaşananlar arasında en fazla dikkat çeken ve en tehlikeli olan unsur REHİNELER VE ÖLDÜRÜLENLERİN CESETLERİNİN DE bir nevi rehin olarak alınıyor olmasıdır. Filistin tarafı bu güne kadar İsrail’in esir aldığı veya hapiste tuttuğu çok sayıda Filistin vatandaşını rehine takası ile kurtarmayı planlıyor gibi görünüyor. Ancak bu çok tehlikeli ve gerginliği daha da artırabilecek nitelikte ciddi bir kumar, yakında bölgede kısa sürede bitmeyecek tam bir sinir harbinin yaşanacağını gösteriyor.

,4) Şimdi perde aralandıkça aslında bu yaşananların arka planında, perde gerisinde hangi bölgesel ve küresel aktörlerin olduğunu ve vekalet savaşı (Proxy war) denilen bu yöntemin başka bölgelerde de silahlı çatışmaları tetikleyip tetiklemeyeceğini göreceğiz. Birileri bu bölgede NORMALLEŞME süreci yaşanmasından, egemenlik kavgası devam etse bile ticari, ekonomik, diplomatik ilişkilerin gelişmesinden rahatsız oldu.

5) Soğuk Savaş döneminde gördüğümüz çevreleme (containment) politikaları ile küresel aktörlerin vekalet savaşlarını kullanarak ekonomik etki alanı yaratma projelerinin iç içe geçtiği; belirli bir blok etrafında kutuplaşma yaşanmayan herkesin herkes ile ittifak yapabildiği ve kendisini belirli bir ideolojiye ya da ittifaka BAĞLI HİSSETMEDİĞİ garip bir döneme girdik. Bu GEÇİŞ DÖNEMİ ertesinde nasıl bir dünya düzeni olacağını kestirmek pek mümkün değil ama umarım diğer yeni dünya düzenleri gibi bu yeni dünya düzeni de bir dünya savaşı ertesinde onun sonuçları üzerine inşa edilmez…