banner32
banner33
banner31

"Annan Planı Sonrası: Çözümsüzlük Çözümü"

19 Nisan 2024 Cuma 12:14
"Annan Planı Sonrası: Çözümsüzlük Çözümü"

Annan Planı, 2004 yılında Kıbrıs sorununun çözümü için Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türklere bir fırsat olarak sunuldu. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti o dönemki hükümetinin siyasal beklentileri AB perspektifi içinde yer almakta ve Kıbrıs Türk toplumunun ihtiyaçlarını karşılama potansiyeli taşıması nedeniyle plan tartışmalı bir konu haline gelmiştir. Planın kabul edilip edilmemesi konusu üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen, planın neyi onayladığı, kimin kimi nasıl etkilediği gibi temel sorular hala yeterince açıklığa kavuşturulabilmiş değil.

Annan Planı'nın Kıbrıs Türklerinin o dönemki ihtiyaçlarını karşılayabilecek bir plan olarak görülmesi, siyasal, sosyolojik ve ekonomik bağlamda değerlendirildiğinde anlaşılabilir bir durumdur. Ancak, toplumsal muhalefet ve sivil toplumun Kıbrıs Türk siyasi temsilcilerinin uzun yıllardır sürdürdüğü çözüm odaklı politikaların etkisiyle, planın kabul edilmesi Türk tarafında destek görmüştür. Ancak, bu planın, adanın her iki kesimindeki barış çözüm odaklı düşüncedeki bireylerden örgütlü yapılarına karşılıklı yeterince etki sağlayamadığı açıktır. Kıbrıs Türklerinin muhalif siyasal temsilcilerinin on yıllardır sürdürmüş olduğu çözüm odaklı politikaların Annan Planı üzerindeki etkisi de önemli olmakla birlikte etki alanının daha çok Türk tarafında olduğu görülmektedir. Aslında, plan adanın her iki kesimindeki barış çözüm odaklı düşüncedeki bireyden örgütlü yapılara yeterince karşılıklı etki sağlayamadığı çok açık görülmektedir.

Evetin ve hayırın anlamı pozitif ve negatif anlamları olduğu gibi toplumların kaderini etkileyebilecek olan olğunun oluşma noktasındaki etkisi bugün 20 yılı bulan süreci yaşarken Kıbrıs Türk toplumunun uluslararası hukuk ve fırsat eşitliği noktasında sürecin ne kadar gerisinde bırakıldığı görülmektedir. Gerçeklik ve gerçekler duygu ve umutla karıştırılmadan, özne toplumun taleplerinin karşılanması uluslararası toplumun öncelikleri arasındamıdır?

Öncelikler noktasında görüyoruz ki Kıbrıs Türk tarafının son 20 yılı planın Kıbrıslı türkler tarfından onaylansada, hakın onayladığı planın pozitif etkileri ve beklentiyi karşılamaması, planın bütününün olumsuz sonuçlanmasından sonra başka politikalara dönüştürülerek ülkenin kalkınma politikaları adı altında nüfus odaklı büyüyen bir ülke olarak plansız gelişiminin sonuçları ülkede günümüzün şartlarında neleri nasıl yaşadığımızlada doğrudan ilişkili olduğunu bilmeliyiz.

Gerçeklik ve gerçekler duygu ve umutla karıştırılmadan, AB ve BM’in önceliklerinin toplumun taleplerini karşılayıp karşılamadığı da sorgulanmalıdır. Son 20 yılda, Annan Planı'nın olumsuz sonuçlanmasından sonra Kıbrıs Türk tarafının başka politikalara yönelmesi, ülkenin plansız gelişimine ve yaşadığı koşullara doğrudan etki etmiştir. Ancak, Kıbrıslı Türklerin bu durumda uluslararası alanda haklarının korunmadığını görmek önemlidir. Ada üzerinde birden fazla devletin etkin olduğu bir gerçektir ve uluslararası alanda adil bir çözümün bulunmaması, ada üzerinde yaşayan Kıbrıs Türk halkının haklarının korunmasını zorlaştırmaktadır. Kıbrıs Türkleri, bu durum karşısında yaşam standartlarının, ekonomilerinin ve uluslararası alana ulaşım haklarının korunması için mücadele etmektedir. Ancak, bu mücadele uluslararası alanda yeterince destek görmemektedir.

Bu durumda, Kıbrıs Türklerinin mücadelesi, barış yanlısı bir yaklaşım ve uluslararası hukukun prensiplerine dayanmalıdır. AB ve BM gibi uluslararası kuruluşların, Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için daha etkin bir şekilde mücadele etmeleri gerekmektedir. Ayrıca, Kıbrıs Türk toplumunun kolektif hareket etmesi ve ortak hedefler doğrultusunda çalışması da önemlidir. Ancak, en önemlisi, Kıbrıs Türklerinin kendi geleceklerini belirleme hakkını savunmaları ve uluslararası toplumun bu hakları desteklediğinin sonuçlarını görmelidir.

Annan Planı'nın Kıbrıs Türk toplumu üzerindeki etkilerini değerlendirdiğimizde, uluslararası alanda haklarının korunmamasının önemli bir sorun olduğunu görüyoruz. Planın olumsuz sonuçlanmasının ardından, Kıbrıs Türk tarafı başka politikalara yönelmiş olsa da, yaşam standartlarının, ekonomilerinin ve uluslararası alana ulaşım hakları için mücadeleye devam etmektedir.

 Kıbrıs Türklerinin bu mücadelesi, barış yanlısı bir yaklaşımla ve uluslararası hukukun prensiplerine dayanarak sürdürülmektedir. AB ve BM gibi uluslararası kuruluşlar, Kıbrıs Türklerinin haklarını korumak için daha etkin bir şekilde mücadele etmelidir. Ayrıca, Kıbrıs Türk toplumunun kolektif çalışarak hareket etmesi ve ortak hedefler doğrultusunda çalışması önemlidir.

Bu bağlamda, Kıbrıs Türklerinin kendi geleceklerini belirleme hakkını savunmaları ve uluslararası toplumun bu hakları gözetmesi gerekmektedir. Diplomasi, diyalog ve müzakere yoluyla adil  kalıcı ve kapsayıcı bir çözüm bulunması için çaba sarf edilmeye devam edilmelidir.

 Umut ve kararlılıkla, Kıbrıs Türk toplumu gelecekte daha iyi bir yaşam için mücadeleye devam etmelidir.

Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.